28 Aralık 2012 Cuma

Özel kişiye özel hediye

Biz kızlar her zaman aynı dertten yakınırız..Sevgiliye ne hediye alsak ? Daha önce almadığımız birşey olsun deriz, farklı olsun özel olsun deriz, deriz de deriz. Yılbaşına bi kaç gün kaldı şunun şurasında Sevgiliye yapılabilecek ilginç hediye seçeneklerini şu şekilde sizlerle paylaşmak isterim

Sevgi Kavanozu

Bir kavanozu alıyorsunuz içine 365 tane sevgilinizde sevdğiniz şeyleri yazıp kavanozun üstüne herhangi baskı yapan bir yerde kavanozunun büyüklüğüne göre sticker hazırlıyorsunuz.Üstüne "Sana olan sevgimi bir yıl boyunca her gün hatırlaman için her gün sadece bir tane seç." yazıp. Sevgiliye veriyorsunuz.Yazılanlar sadece size özel olacağı için farklı bir hediye olabilir..

Parfüm

Pahalı ama güzel bir hediye. Kendi kokununuzu yaratıyorsunuz Kanyon Jo Malone da orjinal kokular elde edebilir. Sevgilinize kendine has orjinal bir koku yaratabilirsiniz.



Slayt Gösterisi

Bunun için birinden yardım alabilirsiniz..Yada Bilgisayarda video hazırlamakta iyiseniz siz de yapabilirsiniz. En güzel resimlerinizi seçiyorsunuz arka fona sizin olan şarkıyı ekliyorsanız.. Olayı profosyonel yardımla geliştirip yazılar vs de eklerseniz. CD ye kaydedin sevgiliye verin.

Stüdyo

Bu biraz daha masraflı ama çok anlamlı bir hediye. Sevgilinizle en özel şarkınızı stüdyoda kendiniz seslendiriyorsunuz. Kulağınıza kulaklık takılıyor ve müziği duyuyorsunuz sora şarkıya başlıyorsunuz. Karaoke gibi düşünebiliriz. Zaten stüdyodakiler size yardımcı oluyor. Taksim de Tünel tarafında pek çok stüdyo var bu işi yapan. Ama sesinize güvenmiyorsanız sakın denemeyin derim :)

Fotoğraf Albümü

En güzel resimleriniz ve anılarınızı, mektuplarınızı eskilerde olduğu gibi bir albüme yerleştirip resimlerin yanına tarih ve minik notlarla çok özel bir hediyeye dönüştürebilirsiniz. Ya da internette resimlerini yükleyip hazır olan çerçeve ve dizaynlarla baskı da yaptırabilirsiniz.Klasik ama özel birşey..

Plaka

Sizi anlatan ya da isimlerinizin olduğu bir plaka yaptırıyorsunuz. Eskiden Bağdat caddesinde Portobello diye bir mağaza vardı yapardı ama şimdi de yapan yerler var diye duydum. İsminiz, ilişkiye başlama tarihiniz vs gibi yazdırıyorsunuz. Belli renkler var. Ben arkadaşıma yaptırmıştım harika olmuştu.İlla ki yapan biryer bulunur.Araştırabilirsiniz.

Telefon Kabı

Telefonlar artık çeşit çeşit renkli kaplarla süsleniyor. Resminizi kap deseni olarak bastırabilir. Hediye edebilirsiniz.

Ağırlık

Bunu henüz yapan bir yer görmedim ama ağırlık kaldıran bir erkek arkadaşa sahipseniz. Metal dumble alabilir. Üstüne adınızı yazdırabilirsiniz. Her kaldırdığında sizi düşünmesi keyifli olur :)

Kurabiye

Sizin için anlam ifade şeyleri kurabiye olarak yaptırabilirsiniz. Kurabiye yapımı son zamanlarda çok moda oldu. Hem erkeğin kalbine giden yol mideden geçer bunu unutmamak gerekir.

Söylemesi benden yapması sizden haydi kızlar iş başına :)



14 Aralık 2012 Cuma

Ter kokan insan

İnsanlarla bir arada yaşamak cidden çok zor.Bütün gününüzü geçirdiğiniz arkadaşınız kokuyorsa ona bunu söylemek daha da zor. Ama insan bir yere kadar dayanabiliyor.Bazen otobüste, metrobüste yanıma oturuyor biri, ayy insan demeye bin şahit ister resmen kokarca ama biliyorsun ki bir kaç durak sonra bitecek bu eziyet..Peki ya hep gördüğünüz biriyse?

Ben üniversitedeyken haftada bir yıkandığına inandığımız bir arkadaşımız vardı. Kokusunu bilmeyen yoktu. Onunla aynı evde bulunanlar anlata anlata bitiremezlerdi o iğrenç ayak kokusunu..Peki biz ne yaptık bunca sene hiçbir şey.. Herkes utandı, sıkıldı ama söyleyemedi bişey.Saçlarından anlaşılırdı ne kadar sürede yıkandığı..Kafasına sürdüğü şekillendiriciler beyazlardı artık..Üniversite bitti ama o arkadaşımız hep kokan insan olarak anıldı.. Ne acı! ve o hiç bilemedi.

Şimdi iş hayatına atıldık hepimiz e tabi haliyle gene aynı ortamda bulunmak zorundayız ve gene aynı sorunu çektiğimiz insanlar var.Söylesen bir türlü söylememek eziyet.Hele ki yaz ayların da ayyy çekilmez oluyor resmen.Bunun için neler yapılabilir düşündük araştırdık..

Öncelikle o kişinin yakın arkadaşına konuyu anlatıp uygun bir dille söylemesini rica ettirebilirsiniz.Bana yakın bir arkadaşım dese ki Melek kokuyosun cidden ona göre önlemimi alırım.İnsanlık hali sonuçta.Ama gel de insanlara anlat. Nerde kaldık evet arkadaşı uygun dille söyleyebilir.(Nitekim biz bu yola başvurduk ama arkadaşı ben söylemem dedi)

Bu arkadaşın doğumgünü yada yılbaşı gibi önemli günlerde ona bir parfüm deodorant seti alınabilir.Hem incinmez, hemde kullanırsa işe yarayabilir. Tabi olay yıkanmamaksa o pisliğin üzerine parfüm sıkılırsa daha da çekilmez bir koku olabilir.ıyyyy...Neyse burdan belki ince bir mesaj alır ve önlemini alır.

Aynı iş yerinde çalışıyorsanız konuyu İnsan Kaynaklarına iletebilir, konuya çözüm bulmasını söyleyebilirsiniz, ya da masanızı değiştirmekte geçici bir çözüm olabilir.

Yanınızda oda spreyi bulundurabilir belli aralıklarla sıkabilirsiniz. Rahatsız olduğunuzu kelimelere dökmeden anlatmanın bir yolu da bu olabilir.

Bu biraz kötü ama denenebilir. terkokuyorsun.com buraya arkadaşınızın mail adresini yazıyorsunuz.O arkadaşa kimden olduğu belli olmayan bir mail gidiyor. Arkadaş sen ter kokuyorsun haberin olsun diye.Bu biraz gurur kırıcı ama işe yarayabilir.En azından sizin gönderdiğinizi bilmez ve o utançla kendini toparlar.

Ya da son çare o kokuyu çekeceksin arkadaş..Ayakmış termiş dinlemeden kaderine mahkum olacaksın.

Bazı insanın teni kokar, bazısının üstü başı.Ama çaresiz dert değil.Temizlik önemli bir roll-on alırsın parfümünü sıkarsın bir giydiğini ertesi gün giymessin.Her gün çorabını değiştirirsin ayaklarını her gün yıkarsın.Pudralarsın.Ter koksanda üstünde ağırlaşmaz.Ayrıca tıpta da bunun için tedavi yöntemleri var.Utanılacak birşey değil ki.Sonuçta mutlu son var.

Botoks tedavi yöntemlerinden biri.Terleyen bölgeye özellikle koltukaltı ve eller için botoks yapıldığında çalışan ter bezleri etkisiz hale getiriliyor.6 ay süreyle etkili.1 yada 2 seans sürüyor ter yoğunluğuna göre.Lokal anesteziyle yapılıyor.Bunu yaptıran bir arkadaşım vardı ve cidden memnun kaldı.Denendi onaylandı yani.

Ayrıca giydiğin kıyafetlerin kumaşının pamuklu olması da ter kokusu için faydalı.

Cidden bu büyük bir sorun ve cidden çekmesi çok zor.Varsa başka önerisi olan lütfen yazsın da bilelim..!

13 Aralık 2012 Perşembe

Yılbaşında Ne yapmalı?

Her sene Aralık ayında başlar 'Bu yılbaşı ne yapalım?' diye sormak.Sayısız program yapılır , hayaller kurulur sonunda bi yere bağlanır. Bence yılbaşı sevdiklerinle bir arada olunca heryerde eğlenceli geçer yeter ki iyi organize olunsun. Neler yapılır şöyle sıralayabiliriz..

1.Yurtdışında sokaklarda kutlamak: Biraz maliyetli ama bir defa yapılması gerekir. Benim yapmak istediklerimden biridir.
Paris'te yılbaşı fena olmayabilir:)

2.Dışarda otel programlarına katılmak:Muhakkak bir ünlü çıkar. Verdiğiniz paranın hakkını alırsınız ama 2-4 kişi gidildiğinde çokta keyifli olmaz.Kalabalık keyifli olabilir.Bu sene de her sene olduğu gibi programlar dolu buyrun bakın..

Mehmet Ali Erbil Kıbrıs’ta Rocks Hotel

Hadise yılbaşı gecesi Congresium Ankara

İbrahim Tatlıses Kaya Artemis Resort & Casino

Murat Dalkılıc Crowne Plaza Antalya

Serdar Ortaç Kıbrıs Cratos Premium Otel

Ferhat Göçer Holiday Inn Istanbul Airport

Soner Sarıkabadayı Hilton

Demet Akalın Beach Resort Hotel

Ozan Doğulu Polat Tower Fulya

Altay Kaya İzmir Thermal & Convention

Sedat Yüce Kaya İzmir Thermal & Convention

SILA İzmir Arena 31 Aralık

İbrahim Tatlıses Kaya Artemis Resort & Casino

Fatih Yürek Rocks Hotel

Safiye Soyman Kaya İzmir Otel

Yonca Lodi Bursa Hotel Almira Otel

Nükhet Duru Güral Sapanca Wellness Park Hotel


3.Mekanlarda kutlamak: Bunu yaparken mekan çok önemlidir. Çünkü siz gidersiniz 15-20 gün önceden yerinizi ayırtır kaporanızı verirsiniz ama yılbaşı akşamı bi gidersiniz sözler tutulmamış rezil olan bi programın içinde eğlenmeye çalışırsınız.Şimdi fırsat siteleri birbiriyle yarış halinde bu sitelerden uygun programlar bulmakta mümkün.100 TL'ye yemekli program bulmak mümkün bu fırsatlarda


4.Evde yada bir mekanda toplanmak: Bunu yaparken mekan müsaitse yılbaşı akşamını fırsata çevirebilirsiniz ve çokta uçuk olmayan bir bütçeye organize edersiniz arkadaşların arkadaşları şeklinde yayılarak iyi partiye imzanızı atabilirsiniz. İyi bir süsleme ve maske,şapka,balon vs aksesuar için geçen gün bahsettiğim Euro Flora ya da Eminönü tercih edilebilr içkilerde toptan alındığında daha uyguna mal edilebilir.Hatta bu partilere consept kuralı da ekleyebilirsiniz.Kostüm partisi, red night vs. geceyi daha eğlenceli hale getirebilir.

5. Bu en sıradan olanıdır.Aileyle evde kutlamak.Benim yıllardır yaptığım program. Aile ile kutlanarak büyüklerin gönülleri alınır 3-2-1 diye geri sayılır sonra pırrr diye kaçılır. Herkes mutlu olur.

Yılbaşı herkesin yeni yılıdır ve herkes için iyi günlerin beklendiği yıldır. Bunu çarpıtmanın anlamı yok. Herkes cicisini bicisini hazırlasın yeni yılı beklesin..

11 Aralık 2012 Salı

Bir yemek Bir Teklif..



Cuma gecesi farklı ve eğlenceli bir organizasyona imza attık..Arkadaşımız Emre'nin doğum gününü kutlamak için Sarıyerde ki Mest adlı mekana gittik. Buranın konsepti gereği kocaman bir masa etrafında toplandık.Herkesin kendi kesme tahtası malzemeleri  hazırlanmıştı. Şefler eşliğinde yapmamız gerekenler gösterildi ve kendi yemeğimizi kendimiz yaptık.Bununla da kalmadı Emre kendi doğumgünün de kız arkadaşına güzel bir sürpriz hazırlayıp evlenme teklifi etti.İki işi bir arada çıkardı yani:) Bunda bizde yardımcı olduk. Kız arkadaşı dışarıya çıkartıldığı sırada bize harfler verildi. Ve harfleri arkamıza sakladık. Kız arkadaşı Tuğçe, ne olduğundan habersiz içeri geldiğinde Emre konuşma yapacağını söyledi ve Doğumgünü için oraya gittiğimiz için teşekkür etmesinin ardından ışıklar kapatıldı..Biz harflerimizi öne çıkardık ışıklar açıldı ve Emre yüzüğüyle teklifini yaptı.. Gerçekten çok hoş görünüyorlardı..Sonuç ; onlar erecek muradına biz gidecez düğünlerine :) Yaptığımız yemeklere gelince tadı muhteşem olmasa da organizasyon keyifliydi.Farklı eğlence arayanlar deneyebilir ama baştan söylemek lazım.. Fiyat pekte ucuz değil :)
Gömleğim önlük deseniyle aynı olunca:)
Bu ekip kopya da çeker, yemekte yapar:)

Hamarat eller

5 Aralık 2012 Çarşamba

21 Aralık'ta bizi ne bekliyor?

2012 dünyanın sonu deniyor.Mayalar M.Ö 600'lü yıllarda yaşamış bir toplum. Mayalar çok üstün seviyeli dinsel bilgilerle geldiler. Tek tanrı inancındaki eski "Mu Güneş Dini" ne bağlı bir topluluktular. Astronomi, matematik, mimari ve sanata ilgiliydiler. Bu yüzden 2012 de dünya ile ilgili kehanetlerde bulunmuşlar.Bunları da tabletlere işlemişler. Ama bu toplum dünya yok olacak, dünyanın sonu gelecek dememişler. Bunlar, bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacak.Bu dünyanın top yekun yok oluşu değil, bir fiziksel değişim. Daha önce yaşanan sanki tufan gibi düşünebiliriz. Bu fiziksel değişimlerle birlikte ruhsal değişimler de birbirleriyle orantılı devam edecek. Ben inanmıyorum desem de son günlerde ki kış şartlarının çok sert başlaması acaba mı diye sorduruyor. Ama kaderinde önüne geçemeyiz sonuç olarak. Tek pişmanlığım ben bir felaketten zorla kurtulup İzmir Şirince'ye gidenlere birşey olmaz ise o zaman bir ahh çekerim. Olay bu yani millet. Yorumu size kalmış.

4 Aralık 2012 Salı

Mardin..

Geçen cumartesi yıllardır görmek istediğim , yıllardır dinlediğim memleketimiz Mardin'e günübirlik okul açılışına katılmak için gitmiş bulundum. Anlattıkları kadar varmış. Mardin gerçekten şahane mimarlık , ince işçilik muazzam..Ayrıca çok gelişmiş bir şehir. Birçok markayı sokaklarda görebilirsiniz. Eski Mardin denilen kısımda ise hala eski halini muhafaza etmekte..1 gün görmek için çok çok az bir süre ama Deyrulzafaran Manastırı, Eski mardin sokakları görülmeye değer..Çarşısında yok yok organik sabunlar her derde deva..Bunun dışında yemekleri de çok meşhurdur mardinin..Çoğu bizim evde pişen yemekler olduğu için tatları bana çok tanıdıktı ama ilk kez birdaha yemek istedi.Mardin kalesinin önünde kahvemizi Suriye'ye nazır içtik. Suriye de onca insan ölürken biz çok yakındık ve bunu bile bile oturmak can acıtıcıydı. Ordaki insanların hepsi bir bütün olarak güzeldiler. Türk,Kürt, Süryani, Keldani orda ayırım yok. Orada Mardinliyim demek vardı..Ben bir kez daha gitmek istiyorum..Sizlere de muhakkak tavsiye ediyorum.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Tatlı telaş..

Masa üstü şamdanlıklar


Arkamda da görüldüğü gibi sayısız şapka gözlük maske aksesuar..




Bugün 1 aralık malum yeni yıl için geri sayım başladı.. Tatlı heyecan ayıdır Aralık ayı.. yılbaşında ne giysem noel de ne giysem , hediye ona ne alsam buna ne alsam derdi,yılbaşı ağacını kurmak, milli piyango almak, evi yılbaşına hazırlama, yeni yıl hayalleri vs..Ben ve canım annem bugün ağacı kuramasakta, bu konuda geç kalmış olmakla  birlikte bugün yağmur, çamur dinlemedik ve yılbaşı süsleri konusunda meşhur Euro flora ya gittik.. Kendimizi kaybettik desem yeridir.. Yok yok..! Yılbaşı için sayısız çeşit süs aksesuar.. Yılbaşı için şapkalar, mumlar, hediyelik eşyalar, bununla da kalmıyor yeni doğan bebek süsleme malzemeleri, anlatmakta bitmez..Her özel gün için ürünleri yeniliyorlarmış. Noel babanın her halini yapmışlar..Yaklaşık iki saatte annemle alacağımızı aldık ve kasanın yolunu tuttuk bu sene koyu pembe ve gümüş ağırlıklı bi konsept uygulamaya karar verdik.. Önümüzdeki günlerde resimleri paylaşacağım.. Euro flora nerede derseniz Kağıthane'de internet sitesinden yol tarifini bulabilirsiniz.. Bu Aralık'ta evinizi şımartın..

27 Kasım 2012 Salı

Jennifer giydi diye..

Jennifer Loper İstanbul'u esip geçti.Konserine bizzat gittim ve harika vakit geçirdim. Performansı dans ekibi uyum içindeydi. Bizimkiler şarkı söleyip yanındakilere dans ettirirken bu kadın şekilden şekle girdi , her konsepte uygun kıyafet değiştirdi. Tam 6 kıyafet değiştirdi ve hepsi birbirinden güzeldi ayrıca kendisini ve kalçalarını da çok beğendiğimi söylemek zorundayım. Kendisi akmerkezde ki Bambi 'den ayakkabı aldı. Şimdi o ayakabılar herkesin ayağına düşer onun bile çakmaları çıkar .Unutmayın ki o kıyafeti iyi bi kombinasyonda giymesseniz hiç bişey ifade etmez. Siz siz olun sırf JLo aldı diye alıp sokaklarda saçma sapan gezmeyin kendinizi gülünecek hale sokmayın..

21 Kasım 2012 Çarşamba

Dost dediğin..

Benim çok sevdiğim bir arkadaşım var..Onu tanıdığımda hapşurduğum için bana çok yaşamamı dileyen biriydi..O zamandan belliydi beni düşündüğü,iyiliğimi istediği,beni sevdiği..8. sene arkadaşlığımızda ve o gün bugün hiç kopmadık kopamayız da..Bakmayın böyle güzel tozpembe anlattığıma kendisi beni çok azarlamıştır,küsmüştür haklı ya da haksız çok ağladım karşısında..Beni affetsin diye, canım sıkkın diye, mutsuzum diye ama hep affetmiştir beni kucaklamıştır canım arkadaşım..Hayatımda ilk onda kaldım.O gece de çektirdim zavallıma.Doktora gittim yanımda o, alışverişe çıktım o , kafam attı bastım yanına gittim gene o.Hergün telefonla konuşmayız, aslında ben çok müsaitimde onda o ışık yok, korkarım da kendisinden oda bunu bilir :) Haksızsam bana pata küte söyler bu böyle olmaz diye..Kendisi de bir o kadar süslüdür, yanına giderken özen gösteririm beni beğensin diye..Çok seviyorum onu allah bana ömür verdikçe de sevicem..Hayatmdan asla çıkaramayacağım bi kaç insandan biridir.Çünkü beni iyimle kötümle bilir, patavatsızlıklarımı anlar.Ama bende direk geri vites yapar beni affedene kadar yapışırım.. Zaten arkadaşlık da böyle bişey değil midir ? Ailene anlatmadıklarını ona anlatırsın, yalanına ortak edersin, arkasını toparlarsın, beraber sıkılır, beraber eğlenirsin..Aslında ona sözüm var hayatını anlatan bi kitap yazıcam diye artık ne zamana bakıcaz:) Bu yazı da onun isteği üzerine yazıldı ama iyi de oldu duygularımı bilsin de, hep çok sevsin beni:) Bu kadar yazdım yazdım kim bu arkadaş diye sorucaksınız..Bu arkadaşım Manisa'nın bağrından kopup gelen buram buram anadolu kokan (elbette şaka yapıyorum :) Tuğçe Boz..gerisini siz tamamlayın artık ifşa etmeyeyim adını bilen bilir zaten..Bilmeyen de benim hakkımda çokta bişey bilmiyor demektir..

25 Eylül 2012 Salı

Yazdan Notlar..

Amerika sonrası epey süre geçti malum İstanbul'a alışmam epey vaktimi aldı.2 ay kaldım kısacıktı ama olsun ordan sonra burası insanı yoruyor özletiyor..Koskocaman bir yaz geldi geçti pürüzler olsa da genel olarak güzel bir yazdı.Kısa kısa geziler yaptım çok eğlendim ve gittiğim yerleri sizle paylaşmak istedim.
Kalem Adası
İzmir Dikili'den arabanızı park edip tekneyle karşıya geçiyosunuz.Adada tek bir otel var.Deniz içilecek kadar temiz odalar çeşit çeşit, zaten hepi topu 29 oda var..Güneşlenirken karşı kıyıya bakıyorsunuz yemyeşil bir manzara, kumlar beyaza yakın ve tertemiz.Deniz ilk aşamada soğuk ama alışınca çıkmak istemiyorsunuz. İnsanın içi huzurla doluyor..Ama o huzur bana 2 gün yetti de arttı bile ne kadar huzur arasam da eğlence ve gezmeyi de özledim arkadaşlarımla gitsem de huzur herkesi huzursuz etmeye başlayacak türdendi :)Ama görülmeye gerçek anlamda değer..haftasonu kaçamağı için harika, şiddetle gitmenizi tavsiye ederim..
Çeşme
Çeşme kaçamağım haftasonu kaçamakları olarak 2 defa gerçekleştirdiğim aktivitelerim oldu.Canım arkadaşım Tuçe'nin evinde kaldım.Sabah 10da evden çıkıp akşama kadar güneşlenip akşam happy hourslara katılıp üzerine gece de eğlencelere çıkarak maximum eğlence  minimum uykuyla gençliğin dibine vurduk.İkinci kez gidişimiz ise İlkay Billur ve Ayşin'in de gelmesiyle tam bir şölene dönüştü..Yediğimiz boyozlar,kumrular aldığım bileklikler ise yanıma kar kaldı..Çeşmede ki dondurma da süperdi..Solemare,Marekeş,Fun beach,Bobo vs gezdiğimiz eğlendiğimiz mekanlardan bi kaçı sadece..Yazın albümü Ozan Çolakoğlu, yazın şarkısı ise Tarkan Aşk gitti bizden idi..


Gelibolu-Çanakkale
Bu kadar gezme tozma üzerine ev ahalisi tabiki kendilerine vakit ayırmamı istedi onlarla da Gelibolu turu yaparak yaz dönemi gezi turlarını kapadım.Yıllardır Çanakkale şehitliğini görmediğim için üzülürdüm.Bu sene maaile olarak Anzaklar,Şehitlik ve o bölgeyi komple gezdik.Aslında planda Truva da vardı ama gezi arkadaşlarımın yaş ortalaması özellikle anneannemle yükselince mecbur yorgunlukla kendimizi eve attık.Çanakkale boğazına nazır evimizde boğazın serin sularına kendimi bıraktım..Bol bol güneşlendim, havuza girdim ve o turun sonunu kürkçü dükkanı olarak tabir ettiğim Selimpaşada sonlandırdık.
Dediğim gibi pürüzler sıkıntılar vardı bu tatiller onları sadece erteledi ama olsun gezip görülecek daha çok yer var..Türkiye kazan ben kepçe geziyoruz bakalım..Yazmayı da özlemişim bidaha bu kadar ara vermeme kararı da her eylül ayında aldığım kararlar listeme eklenmiş durumda..

27 Mart 2012 Salı

Amerika Günlükleri-The Last One



Her güzel şey bir gün bitermiş..Geldik Amerika maceramın son gününe yarın akşam 7 de uçağım yol almış gidiyo olacağım..Duygularım son derece karışık.İstanbuldakileri çok özlesem de biraz daha kalmak istediğimi biliyorum.Tatil amacına ulaştı.İngilizcem de farkedilir değişikliği yarattım ama daha fazla kalmam zarar vermezdi:)
Çok güzel vakit geçirdim,çok güzel arkadaşlar edindim ve New york'a aşık oldum.



Bu işin en zor kısmı bavulu kapatma kısmı oldu tam bir kabustu ve hala da tam kapanmış desem yalan olur.Bu iş resmen bir sanat ve ben bunu beceremeyenlerdenim.

Bu blogda 2 aydır kahrımı çeken canım kuzenim Cansuya bu muhteşem hayatı yaşattığı için teşekkür ederim.Seni çok seviyorum canım kuzenim:)

14 Mart 2012 Çarşamba

Amerika Günlükleri-3

Amerika maceram yavaş yavaş bitiyor..Aşırı mutsuzum..Buraya tam alıştım derken zamanın sona eriyor olması içler acısı çünkü insann böyle bir tecrübe yaşaması insanın eline her zaman geçmiyor.Peki bu macera amacına ulaştı mı ?Kısmen evet 2 ayda ingilizce olayını bitirmem zaten imkansızdı ama geliştirdim mi ? Evet.Geziyorum,eğleniyorum,alışveriş yapıyorum çok güzel vakit geçiriyorum.Türkiye de 100 kere ezberlemeye çalışacağım kelimeyi burda kullanarak otomatikman öğreniyorum.
Ayrıca dünyanın heryerinden arkadaşlar ediniyorum.Bu eğlenceli ve komik.Çünkü farklı kültürlerin farklı alışkanlıkları var ve bir arada yaşayınca eğlenceli ortamlar yaşanıyor.
Geçen hafta sonu Boston'a gitmiştim.Ayşin'in yeni doğan yeğeni Batu'nun göbek bağını Ayşin NY da bir üniversite bahçesine gömmemi rica etmişi.Boston'a gidince Harvard Üniversitesi bahçesine gömdüm.Kurucu John Harvard'ın ayağına dokunmak şans getiriyomuş.Resimde de göreceğiniz üzere önce resmi çektirdim sonra yakınına gömdüm hızlı olmak zorundaydım çünkü herhangi bir görevli görse bomba gömdüğümü düşünebilirdi ve elimdekinin ne olduğunu açklamak çokta kolay olmazdı benim için.Ama sonuç olarak görev başaryla tamamlandı.Ben bana düşeni yaptım sıra Batu da artık çalışsın girsin:)
Geleceğe Not: Eğer bu olursa Batunun halası Ayşin bana güzel bir kıyak geçecektir:))



Hava burda o kadar güzel ki bugün sadece hırkayla dışarı çıktım.Geçenlerde havanın güzel olduğu günü fırsat bilip Central Parka gittik.Şehrin içinde böylesine büyük bir orman oluşu aşırı huzur veriyor insana.Bu kadar karışık akti enerjisi yüksek şehirde bir anda ormanın içinde buluyorsun kendini ve rahatlıyorsun.En ilgici bu şehrin hiçbir yerinde sokaka miyavlayan kedi yok.Sahipsiz köpek yok ama binlerce sincap var:)Central parkta sincaplarla doluydu.Bana dokunmadıkları sürece aşırı sevimliler ama çimenlere korkudan oturamam oda ayrı bişey..
Alışveriş konusuna gelirsek birsürü alışveriş yaptım ama yarısından çoğu sadece hediye..Artık hediye faslı bitti sıra bana geldi.Bu iki haftada kendime çalışıcam.Daha önce bahsetmiştim sanırsam ama Amerika ucuz ama öle 5 dolara da güzel bişey alamazsın.Buraya gelmek istiyorsanız.Şükran günü,4 Temmuz yada Başkanlar gününde gelmenizi tavsiye ederim.O zaman outlet centerlarda extra güzel indirimler oluyor.Benden söylemesi..

11 Şubat 2012 Cumartesi

Amerika Günlükleri-2





Blogumu milyonlar takip etmiyor olabilir binlerce kişi de takip etmiyor olabilir..Ama ben burda yaşadıklarımı paylaşmaktan keyif alıyorum.Amerika hakkında ilk görüşlerimi yazmıştım..


Dört hafta oldu New york'a geleli artık iyice alıştım burdaki yoğun hızlı ve keyifli hayata..Her sabah metroya binerken rayların arasındaki farelerden tiksinsem de sevdim bu şehri..Okula da alıştım henüz çok yakın bi arkadaşım yok..En yakın arkadaşım tabiki kuzenim Cansu:)Görülmesi gereken yerleri bir bir görüyorum resimlerden de anlayacağınız üzere..Time Square inanılmaz hoşuma gitti.Bu kadar ışıltılı reklam dolu ışık dolu bi yer daha var mı bilmiyorum ama güzeldi..Empire States'e gelince Manhattan manzarası çok güzel ama bana tuhaf gelin dümdüz bi yer olması buranın ne yokuşu var ne tepesi en her dümdüz çarşaf gibi önünde ve burda yaşayanlar deniz manzarasına düşkün değil şehir içi manzarası daha kıymetli ve önemli onlar için enteresan..Bu arada Empire State girişi içerdeki fotoğraf çekimi vs herşey İstabul'da ki Sapphiredekiyle aynı..Hatta resim çeken firma bile aynı =)


Alışveriş merkezleri vazgeçilmezim ama hayal ettiğiniz kadar çok şey almıyorum temkinli ilerliyorum ki pişman olmayayım üzülmeyeyim.Ama alışveriş için gerçekten harika bi yer burası yıllık izinleri burada değerlendirmek mantıklı ve yorucu bir tercih olabilir.Bilginiz olsun:)


Hergün farklı yemekler farklı yerleri keşfetmek o kadar bi duygu ki anlatamam..Buranın kendine çeken bi yanı olduğu kesin..Neyse kısa kesiyorum bu kez geçen sefer gibi boğmayayım sizi..Daha sık yazmaya karar verdim.Özletmiycem kendimi.Blogumu takip etmeye devam edin:)



I LoVe New York City...

2 Şubat 2012 Perşembe

Amerika Günlükleri-1

Sonunda uzun zamandır bahsettiğim Amerika maceram geçen cuma uçağa bindiğim anda başladı.Perşembe başlayan soğuklar cuma sabahı karla devam etti ve bu da benim 11 de kalkması gereken uçağımı 13.30'da kaldırdı.Kötü hava şartları ve New york'un yoğun hava trafiğinden kalkamadık.Ardından ilk kez duyduğum uçağın buzlanmasını önlemek amaçlı uçağın gövdesini ve kanatlarının alkolle yıkanmasını bekledik ve 2 saat sonunda havalanmış şekilde yolculuğa başladım.Hayatımda bu kadar uçmamış olmak bende muhteşem başağrıları ve mide bulantıları yaratsa da uçakta 4 film, 2 gazete, 40'a yakın şarkı, 2 kez yemek servisi,3 kez yarmşar saatlik uykular vs şekilde yolculuğumu tamamlayabildim.Hayatımda hiç bu kadar oturmamıştım ve hayatımın en uzun gününü yaşadım.Ve tabiki jet-lag oldum bugün Amerikaya gelişim 6.günü olmasına rağmen sabahları 5-6 gibi uyanıyorum.Ve bunun ne kadar iğrenç olduğunu anlatamam.Uyku vaktimde uykum olmamasına rağmen gün içinde bastıran uykulardan kurtulmayı bekliyorum.

Ev sahibim Cansu=)iyi bir ev arkadaşı fakat benden alışamadığım uyku düzeninden ötürü gıcık oluyo diye düşünüyorum kendisinin saat farkına alışması yarım gününü almamışken yanında nazlı ve sevimsiz durduğumu söyleyebilirim.Bu arada evi harika yok yok.Herşey küçültülmüş konulmuş inanılmaz bişey bu.Mutfağına 3 kişi sığmaz ama bu mutfakta buzdolabı fırın ocak mikrodalga bulaşık makinesi ve tezgahı var.Bulaşık makinesi ve fırını bizim bildiğimiz fırınlrın yarısı kadar ama aynı şekilde ocağın 4 bölmesi var ve bulaşık makineside bildiğimiz 2 katlı bulaşık makinelerinden herşey ufaltılmış da konmuş.Ve evi amerikan evlerinde çok sevdiğim şekilde camın önünde yangın merdiveni olanlardan camdan direk merdivenlere çıkmak mümkün.İnsan böyle bi evi cidden güçlükle bırakır ama hergüzel şeyin bir sonu yokmudur zaten..

New york'a gelince inanılmaz aktif ve yaşayan bi şehir.Genç aynı zamanda karışık bir şehir.Küçük dünya desem yanlış olmaz.Burada 2 ay kalacak olmam beni üzüyo..Daha geniş bir dönemde 6 ay-1 sene gibi bi süre kalmak isterdim..Her milletten her memleketen insanlar New york'ta birlikte uyum içinde yaşıyorlar.Restorantlar ve mağazalar büyülüyo ama kimsenin dediği gibi 5 dolara tişört filan alamıyosun.Outlet centerlerden şansımı deneyeceğim ve gelişmelerden haberdar edeceğim.Burası pahalı bi şehir,büyüleyici olmasına rağmen metroları eski bunu da demeden geçemem ama burada olmak çok güzel=)

Burda beni en çok şaşırtan şeylerden biri de Apple Store'lar oldu.İçerideki kalabalık salı pazarındaki kalabalıktan farksız.Herkes adeta saldırıyor.Türkiye'de 10 kez düşünerek aldığın ürün burada saniyelik kararlarla anılıyor ve üst modeli çıktığında anında raflara kaldırılıyor.

Bu arada kursuma gelicek olursak kurs iyi ve şık görünümlü bi kurs.Sınıflar gayet iyi ve imkanlar çok.Ders saatlerimle ilgili problemlerim var ama haftaya düzene giricek.Kurs Korelilerle dolu olsa da sınıfım Brezilyalı,Koreli,İtalyan,Alman,Fransız,Suudi Arabistanlı,Kolombiyalı,İspanyol olmak üzere Birleşmiş Milletlerden farksız.Meşhur ingilizcemle ülkem hakkında bilgiler verip,kendimi ifade etmem görülmeye değer..

Ayrıca gidecekler için Grey Dog'da kahvaltı şimdilik tavsiye edeceğim mekanlar arasında..


Umarım çok sıkmadım..

NY'den Sevgiler

18 Ocak 2012 Çarşamba

Yolcudur abbas bağlasan durmaz..

Yeni yıl hıphızlı geldi başladı.İşler tam gaz devam ederken,meşhur Amerika yolculuğumun hazırlıkları da almış başını gidiyor.Vize alındı,uçak bileti tamam,amerika da kullanabileceğim hesap açıldı ve geriye sadece bavulumu toplamak kaldı.Bu dönemde bana yardımcı olucak iş arkadaşım Yasemin'e iş devrediyorum.15 yıllık Kurumsal Reklamcıyı ithalatçı yapmak onun için tam bir kabus olsa da ben işleri devredebilmenin sevincini yaşıyorum.Ona da cidden teşekkür ediyorum.Yavaştan vedalaşıyorum arkadaşlar eş dostla,değişik oluyor,yeni bir ortam her ne kadar merak uyandırıp heyecanlandırıyorsa da bir o kadar da bilmediğim bir yere gidecek olmak endişelendirmiyor değil.Ama yapacağım alışverişi hayal ettikçe mutlu oluyorum:) Bakalım neler olucak..
Düğünsüz evlilik olur mu?
Bu arada yılbaşı öncesinde başlatmış olduğum meşhur düğün anketim yılbaşında sonuçlandı.44 kişinin katıldığı mini anketin sonucuna göre düğün parasını gereksiz gören düğün isteyenden daha çok ama olsa da olur olmasa da diyen 11 kişi var.Çoğunluk istemiyor olabilir ama ben hala düğünsüz bir evlilik olmaz diyorum ve katılan herkese teşekkürlerimi iletiyorum.Demek ki çoğunluk benim gibi düşünmüyor napalım=)Yeni anketlerde görüşürüz..

Bu aralar yazacak bi çok şey var aslında ama nedense bilgisayar başına geçince unutuyorum konu başlıklarımı.Bir de kopup giden internetten nefret ediyorum bu ADSL'le aram bi düzelemedi.

Mickey'li Mutfak Aletleri
Bu arada benim yılbaşından önce bahsettiğim mickeyli ev aletleri dün tekrar trendyol'da indirime girmiş bilginiz olsun.Gene aynı şekilde bayıldım ama aynı gerekçelerle almadım ama elbet bir gün alacağım:)