12 Kasım 2009 Perşembe

Gündeyiz...












Son dönemin en çok izlenen programı artık yavaş yavaş reytingini düşürse de Yemekteyizdir.Programı çoğu kimsenin bildiğini düşünerek bahsetmiyorum ama kısaca bahsedersek yarışmacıya belli bir süre veriliyor o sürede yemeklerini hazırlayıp daha sonra misafirlerine sunup puan alıyor.Bizde üniversiteden kızlarla bunun farklı bir formatı olan Gündeyizi bulduk bunun yarışmadan farkı herkes yemeğini yapıyor ama az biraz annelerden destek alınıyor daha sonra sunuluyor puanlar veriliyor ve en sonundada annelerin yaptığı gün misali belirlenen para veriliyor böylece her hafta azar azar verdiğiniz para size toptan gelince iş görür hale geliyor biz bunu bi tur çevirdiğimizde çok fazla eğlenmiştik ve dün buna tekrardan başlasak mı diye kızlarla konuşur olduk böylece evde otur otur geçmeyen zaman biraz keyifli hale gelebilir.Gün denilince akla sadece dedikodu gelir aslında ama aslında bizim günlerimizde siyasetten ilişkilere ailelerden dine okul hayatına iş hayatına dair pek çok şey konuşulup tartışılıyordu.Billurun evindeki tatlısına ad verme çabamız,benim evimdeki çay servisindeki aksaklıklar,ahudaki salatayı ebrunun kusana kadar yemesi,pervisin evindeki derin sohbetlerimiz hafızamdan silinmeyenler arasında..Kimseyi bilmem ama ben çokta keyif alıyordum umarım tekrardan böyle bir aktivite en azından iş bulana kadar yaparız canım arkadaşlarım benim=))

10 Kasım 2009 Salı

Ata'ya Saygı(sızlık)


10 Kasım denilince akla ilk ve tek gelmesi gereken birinin doğumgünü olması dışında Atatürk'ün ölüm yıldönümü olmalı diye düşünüyorum, her ne kadar devlet büyüklerimiz(!) bugünü sıradan görüp başka gündem konularını bir gün erteleyemeyip tartışıcak kadar önemli bulup diğer günlerden ayırt etmese de bu böyle..Ama devletin bunu böyle görmesi çok normal çünkü bu hale getiren bu ülke vatandaşları yani bizleriz.Bugün Anadolu Hisarındaki okuluma giderken arabayı park etmemle siren seslerinin duyulması bir oldu.Sirenin başlamasıyla tüylerim diken diken oldu,sanki Atatürk'ü o an kaybetmişçesine o acı siren sesi benim içime işlerken,benim gibi öğrencilerin umrunda olmayıp gülme sesleri gerçekten beni üzdü.Onlara o üniversitede kızlı erkekli okuma şansını veren bi insana ayırıcak 1 dk bile olmaması bence içler acısı..Halimi sadece okulda hoca olduğunu tahmin ettiğim bir bey anladı ve eminimki oda aynı fikirdeydi..Bu kadar zormuydu 365 günde 1 dk ayırmak,çok mu önemliydi konuşmaları,Atatürk bugün yaşasaydı bence o öğrencilerin yüzlerine bile tükürmeye tenezzül etmezdi.Sadece Atatürk için değil o öğrencinin dedeleri ataları da bu ülke için canla başla savaşmamışmıydı refah için laiklik huzur ve özgürlük için bağımsızlık için yapılmamış mıydı bunca savaş? Bu kadar duyarsızlık bana pes doğrusu dedirtti.Daha sonra o öğrenciler özgürlük demeyi öğrenci hakkı demeyi yürüyüşler protestolar yapıp devlette baş kaldırmayı biliyorlar ama asıl mesajı vermeleri gerektiğinde herkes kendi derdinde..Bu ülke böyle öğrencilerin eline geçicekse bundan 50 sene sonra ne vatan sevgisi kalır ne Atatürkçülük..Çok güzel bir laf vardır bilmem bilirmisiniz "Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır." Bence bir öğrencinin Atatürk için ayıracak 1 dakikası yoksa bu ülke içinde hiçbir hayrı yoktur..

9 Kasım 2009 Pazartesi

Bu bir ilk..

İnterneti sadece iş arama,msn,googledan yararlanma ve okulun duyurularını takip etmenin dışında pek kullanmayan ben aylardır iş bulamamaktan ve okula sadece bir gün gitmekten dolayı arkadaşım Tuğçe Bektaş'tan esinlenerek bi renk olabileceğini düşündüğüm bloggera üye olurken buldum kendimi.Sabahtan beri baktığım onlarca işe başvurmaktan da daha sonra cevap beklemekten de sıkıldım doğrusu.Değişik bişeyler yapmak gerekli diye düşündüm ve burası da benim için yeterince değişik.Açıkçası çok kullanmayıda bilmiyorum ne ne değildir pek bir fikrimde yok ama yavaş yavaş öğrenirim diye düşünerekten çok da kasmıyorum kendimi.

İlk yazdığım blog konusunun insan ilişkileri birazda nankörlük olmasını istiyorum.İnsanın yaşı ilerledikçe yaşanılanlar ve tecrübeler arttıkça insanların o kadarda iyi olmadığını aslında iyi görünümlerinin altında bazen kin bazen hazımsızlık bazende kötü duygular barındığını hisseder oluyorsunuz.Ben bunu son zamanlarda daha çok yaşıyorum ve duyuyorum galiba aslında herkes bencil,siz iyi niyetle bi laf edersiniz karşısında aynı samimiyette bir söz duymak isterken iğneleyici yada kırıcı bi kaç söz duyabiliyosunuz daha sonra ne oluyor peki o kişiyle küsüyor muyum hayır ama o kişiye töleransım azalıyor yapabileceğim iyilik azalıyor.Bahsettiğim ikili ilişkilerden ziyade arkadaşlıklar,dostluklar,akrabalar,yada yakın olduğunu sandığınız herhangi biri..Böyle böyle insanlar ordan burdan derken heryerden kopuyor ve bi yerde yalnızlaşıyor,ya da kalan son kişilere sıkı sıkıya sarılıyor onlarla kötü hiç bişey olmasın hayatından asla çıkmasın istiyor yada hayata küsüp depresyona girebiliyor..Bu yüzden hayatınızda her arkadaşım dediğine aynı samimiyeti göstermek yanlış.Size gösterilmeyen saygı ve sevgiyi bi yere kadar görmezden gelebilirsiniz bir yerden sonra bi şekilde bunu belli etmek gerektiğini düşünüyorum.Çünkü bu müdahele yapılmaz ise size saygısızlık alıp başını gidiyor cevap verilmedikçe üstünüze geliniyor ve bi anda ne oluyor ya benim için önemli biriydi karşımdaki diyorsunuz.Ne varsa atalarımızda varmış ne demişler "Adamına Göre Muamele Yapacaksın" çok doğru demişler..